Antibiyotikler, sağlık alanında yeni bir devir açan ilaçların başında gelmektedir. Alexander Flemin 1930’lu yıllardan itibaren yaptığı çalışmalarla antibiyotiğin günlük kullanıma girmesini sağlamıştır. Bu ilacın kullanılmasından önce, veba, frengi, çiçek, tüberküloz ya da difteri gibi hastalıklar sebebiyle milyonlarca insan ölmekteydi. Şu anda bu hastalıkların çoğu yeryüzünden silinmiştir. Antibiyotiklerin en çok bilineni, penisilindir.
Antibiyotikler, dünyada en sık kullanılan ilaçların başındadır. Bu kadar sık kullanılmasının sebeplerinden birisi de, bilinçsiz kullanımdır. Bu ilaçların önemli bir kısmı, doktor reçetesi dışında, eş-dost tavsiyesi ile kullanılmaktadır. Bu kullanımın en önemli sıkıntılarından biri, direnç gelişimidir. Antibiyotikler, çeşitli bakteri türlerine etki edecek şekilde farklı spektrumlarda (etki mekanizmalarında) üretilirler. Uygun olmayan ilaç kullanımında yokedilemeyen hastalık kaynağı patojenler, kullanılan ilaca direnç geliştirirler ve her seferibde daha kuvvetli ve geniş spektrumlu ilaçlar kullanmak gerekir. Bu, belli süreçten sonra başa çıkılamayan ve ölümlere sebep olan hastane enfeksiyonları gibi hastalıkların ortaya çıkmasına yol açar.
Halk arasında yanlış bilinen konulardan birisi de, antibiyotiklerin her hastalığa iyi geleceğinin düşünülmesidir. Hemen hemen her ağrılı durumda, kırgınlık, ateş ve solunum yolu enfeksiyonunda adeta şeker gibi antibiyotik kullanılmaktadır. Oysa ki bu rahatsızlıkların önemli bir kısmı virüs kaynaklı (viral) enfeksiyonlardır ve kullanılan antibiyotik bu durumda işe yaramaz. Gereksiz antibiyotik kullanımı, vücuttaki faydalı bakteri dengesini de bozduğu için kendi başına hastalık kaynağı olabilir. Sık yapılan yanlışlardan birisi de, doktor tavsiyesiyle alınan ilaçlarında tam olarak kullanılmamasıdır. Örneğin; 1 hafta kullanılması istenen ilacın 3-4 gün kullanıldıktan sonra, hastalığın azalması sonucunda hasta tarafından kesilmesi, tekrar eden enfeksiyonların daha kuvvetli olarak ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Oysa ki özellikle dişhekimliğinde antibiyotik kullanımı çok kısıtlıdır ve kullanılan ilaçların önemli bir kısmı gereksizdir.
Bağışıklık sistemi normal çalışan kişilerde çok nadir durumlarda ilaç kullanımı gerekir.
Antibiyotik tüketimi günümüzde tüm dünyada giderek artış göstermektedir. Ülkemizde tüketilen tüm ilaçlar içinde antibiyotikler yaklaşık %20 oranla ilk sırada yer almaktadır. Oysa gelişmiş ülkelerde çok daha sıkı kurallar uygulanması sonucunda antibiyotiklerin kullanımı ancak beşinci sırada yer almaktadır. Türkiyede 2005 ile 2009 yılları arasında yaklaşık 1.100.000.000 (bir milyar yüz milyon) kutu antibiyotik tüketimi olduğu saptanmış, bu kullanımın maliyeti 8 milyar TL’yi geçmiştir. Bu maliyet, gelişmekte olan ülkemizde tüm halkın cebinden çıkmaktadır. Oysa ki bu kaynak, verimli kullanılırsa, halk sağlığının bir kademe yukarı taşınmasında oldukça önemli bir kalem olacaktır.